SON PAYLAŞILANLAR

Site içi arama

BULUNAN SONUÇLAR...

Ölçme Tekniği etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
Ölçme Tekniği etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

2 Mayıs 2015 Cumartesi

0 Hidrografik Konum Ölçmeleri

Derinliği ölçülen noktaların, yatay düzlemdeki konumlarını belirlemek amacıyla konum ölçmeleri yapılır. Ölçmeler, uygulanacak yönteme bağlı olarak ya kıyıdaki jeodezik noktalardan ya da hidrografi taşıtından yapılır. Taşıtın belirli bir hızla, sürekli hareket halinde olması durumunda, derinlik ve konum ölçmelerinin aynı anda yapılması ve çok kısa sürede tamamlanması zorunludur. Bu durumda ölçmelerin tekrarlanması mümkün olmadığından, eksik ya da hatalı ölçülerin kontrolüne olanak sağlayacak yöntemler kullanılır.

Su üzeri çalışmaların rasyonel bir biçimde yürütülmesini sağlamak amacıyla çalışma bölgelerini kapsayan daha önceden yapılmış her ölçekte harita ve plan çalışma kanavası olarak kullanılabilir.

Bunların mevcut olmaması halinde, yapılacak haritanın boş paftası veya bunun kopyası üzerine, kıyıdaki ve varsa su üzerindeki tüm jeodezik noktalar, geçici kıyı çizgisi ve kıyı şeridinin kabaca topografik durumu işaretlenir. Kıyı şeridine ait ayrıntıların saptanmasında genellikle kıyıyı içeren kara (klasik) haritalardan yararlanılır.

Çalışma kanavası üzerine, 

•hidrografik çalışmanın ölçeği,

•hidrografi taşıtının hangi doğrultular üzerinde ilerleyeceği, (iskandil doğrultusu)

•hangi aralıklarla derinlik ve konum ölçmeleri yapılacağı

işaretlenir.

Çalışma koşullarında bu doğrultular bir miktar değişebileceğinden kesin doğrultular değildir. Su üzeri çalışmaları sırasında taşıtta kullanılan ve üzerine gerekli işaretlemelerin yapıldığı çalışma kanavasına bot kanavası 'da denir.

Su üzeri çalışmalarında hidrografi taşıtının izleyeceği rotaya göre üç değişik çalışma yöntemi vardır:

■ Serpme Yöntemi,

■ Doğrultu yöntemi

■ Yay yöntemi

SERPME YÖNTEMİ

Bu yöntemde çalışma ortamının rastgele yerlerinde ölçmeler yapılır. Hidrografi taşıtının izlediği belirli bir rota yoktur. Bu yöntemde derinlikler, sürekli derinlik ölçen ve kaydeden akustik aletlerden ziyade ip veya tel iskandil ile ölçülür. İskandil noktalarının düzensiz dağılımını önlemek amacıyla ölçme yapılan noktaların aynı anda bot kanavasına işlenmesi gerekir. Bu yöntem genellikle çok küçük alanlarda yapılacak tamamlama çalışmalarında ve diğer yöntemlerde tereddütlü görülen bölgelerin araştırılmasında uygulanır. Bu yöntem pek kullanışlı değildir.

DOĞRULTU YÖNTEMİ

Bu yöntemde su üzeri çalışmaları, belirli doğrultular üzerinde yapılır. Ölçmelerin kontrollü olanaklı ve hidrografi taşıtının yöneltilmesi de kolay olduğundan çok kullanılan bir yöntemdir. Doğrultu konumlarının belirlenmesinde temel düşünce şudur: Bir yüzey, en büyük eğimli doğrultuları boyunca ölçülürse, en az sayıda nokta ile en doğru şekilde belirlenebilir. En büyük eğimli doğrular ise yüzeyin yükseklik eğrilerine dik olduklarından, su üzeri çalışma doğrultuları (İskandil doğrultuları) sualtı tabanının yükseklik eğrilerine mümkün olduğunca dik olmalıdır. Ancak sualtı tabanı görülmediğinden, bunun doğal uzantısı olarak kabul edilen kıyının yükseklik eğrilerine dik olacak şekilde belirlenmelidir.

Kıyıdan açık denizler ile dar uzun göllerde yapılacak çalışmalar için, genellikle yukarıdaki kurala bağlı kalınmaksızın doğrultuların en uygun konumu seçilir. Kıyının topografik yapısına göre iskandil doğrultuları birbirine yaklaşır ya da uzaklaşır; fakat birbirini kesmeyecek şekilde düzenlenirler. Çalışma kolaylığı nedeniyle az girintili kıyılarda doğrultular birbirine paralel olacak biçimde alınır. doğrultular arasındaki uzaklıklar ile doğrultular üzerinde hangi aralıklarda ölçme yapılacağı, iskandil nokta yoğunluğuna bağlı olarak belirlenir. Birbirinden açılan doğrultularda, doğrultuların en açık yerlerindeki ara uzaklık, iskandil nokta yoğunluğunun gerektirdiği değerin 1.5 katını geçmeyecek şekilde belirlenir.

YAY YÖNTEMİ

Bu yöntemde hidrografi taşıtının rotası, sürekli olarak daire yayları üzerinde bulunur. Taşıtın yay üzerindeki hareketi, kıyıdaki iki jeodezik noktanın sabit bir açı altında sürekli olarak gözlenmesi ile sağlanır. Bu yöntemde de yayların mümkün olduğunca kıyının topografyasına dik ve birbirine paralel olması gerektiğinden, jeodezik noktaların ve yayların uygun konumu için diğer yöntemlere oranla daha ayrıntılı bir planlama yapılması zorunludur. Her jeodezik nokta çiftine ait yayların birbirine karışmaması için bunlar çalışma kanavası üzerinde renkli olarak işaretlenir. Her yayın sabit kiriş açısı ve numarası yayın üzerine yazılır. Ayrıca yay üzerinde hangi aralıklarla iskandil yapılacağı, yani iskandil noktaları da gösterilir.

Bot, sekstant ile yapılacak kestirme ölçmeleri yardımı ile herhangi bir yayın başlangıç noktasına getirilir. Önceden saptanan sabit kiriş açısı sekstantta alınır ve kirişi oluşturan jeodezik noktalar bu açı altında görülecek biçimde bot hareket ettirilir. Bu arada önceden saptanan aralıklarla derinlik ve konum ölçmeleri yapılır. Botun rotası bilindiğinden iskandil noktalarının konumunun belirlenmesi için tek bir ölçme yeterlidir. Bunun için genellikle bot üzerinden ikinci bir sekstant ile diğer bir jeodezik nokta çiftine kestirme açısı ölçülür. Ancak bu jeodezik noktalardan biri, ilgili yaya ait kiriş noktalarından biri ile ortak olmalıdır. Botun rotasını sık sık kontrol etmek ve düzeltmek gerektiğinden yöntem pek kullanışlı değildir.


KONUM BELİRLEME YÖNTEMLERİ

ÖNDEN KESTİRME

Kıyıdaki en az iki jeodezik noktadan açı ölçmek suretiyle iskandil noktalarının konumunun belirtilmesi yöntemin temel ilkesidir. Açı ölçmelerinde genellikle teodolitler kullanılır. Yöntem, klasik önden kestirmenin aynı olmasına karşın, su üzeri çalışmalarında hidrografi taşıtının genellikle hareket halinde olması nedeniyle, yöntemin uygulanmasında bazı farklılıklar vardır. Bunlardan en önemlisi bir iskandil noktasına ait kestirme açılarının aynı anda ve çok kısa sürede ölçülmesi gereğidir. Bu nedenle yöntemin uygulanması sırasında bot ile kestirme istasyonları arasında işaretleşme veya telsiz - telefon haberleşmesi zorunludur.

Çalışma bölgesi için önceden saptanan en az iki jeodezik noktada teodolitler ölçmeye hazır duruma getirilir. Her iki aletin dürbünleri bilinen noktalara yöneltilerek doğrultu değerleri okunur. İskandil ekibini taşıyan hidrografi botu iskandil doğrultularından birinin başlangıç veya bitim noktasına yöneltilir. Bot, bu doğrultu üzerinde sabit hızla yol alırken, ekip başının vereceği işaretlere göre aynı anda derinlik ve kestirme ölçmeleri yapılır. Yapılan ölçüler telsiz ile hidrografi botuna bildirilirse, iskandil noktaları bot kanavasına grafik olarak işlenir ve botun rotası, yani önceden belirlenen iskandil doğrultusu üzerinde ilerleyip ilerlemediği kontrol edilebilir. Çalışma koşullarının uygun olması durumunda, kıyıdan maksimum 5 km açıklara kadar uygulanabilir.

GERİDEN KESTİRME

Kestirme gözlemleri, kıyıdaki üç tane jeodezik noktadan yararlanmak suretiyle bot üzerinden yapılır. Hidrografi botu, çalışmalar sırasında genellikle hareket halinde olduğundan kestirme açılarının aynı anda ve çok kısa sürede ölçülmesi zorunludur. Botun sallantılı ve hareketli olması nedeniyle açı ölçmeleri zorunlu olarak sekstant ile yapılır. İskandil noktalarının bot kanavasına işaretlenmesi ve dolayısıyla bot rotasının kontrol ve düzenlenmesi, önden kestirme yöntemine göre daha kolaydır. Geriden kestirme yöntemi, sekstant dürbün büyütmesinin az olması nedeniyle normal koşullarda kıyıdan maksimum 2 km açıklara kadar her su ortamında uygulanabilir. Gözlenen noktaların minare, kule vb. yüksek noktalar olması halinde, özellikle incelik aranmayan çalışmalarda, 3-4 km açıklara kadar genişletilebilir.

SABİT DOĞRULTU YÖNTEMİ

Sabit doğrultu yöntemlerinde su üzeri çalışmaları, kıyıda tesis edilen noktaların belirlediği sabit doğrultular üzerinde yapılır. Bu amaçla kıyıda bir veya iki poligon geçkisi oluşturulur ve konumları, jeodezik olarak belirlenir. Çalışma ortamının şekline ve büyüklüğüne göre, doğrultuyu belirleyen noktalar ya her iki kıyıda ya da kıyılardan birinde bulunur. Kıyıdaki noktaların seçiminde doğrultuların mümkün olduğu kadar kıyıya dik olmasına dikkat edilir. Sabit doğrultular düz kıyılarda birbirine paralel, yön değiştiren kıyılarda ışınsal olarak uzanır. Doğrultu aralıkları, çalışma yöntemi ve ölçek dikkate alınarak, iskandil nokta yoğunluğuna uygun olarak belirlenir.

İskandil noktalarının sabit doğrultu üzerindeki konumunu belirlemek amacıyla yapılacak ölçmenin türüne göre, sabit doğrultu yöntemleri dört gruba ayrılır.

■ Sabit Doğrultu ve Açı Ölçme Yöntemi
■ Sabit Doğrultu ve Uzaklık Ölçme Yöntemi
■ Sabit Doğrultu ve Sabit Hız Yöntemi
■ Sabit Doğrultuların Kesişmesi Yöntemi

SABİT DOĞRULTU ve AÇI ÖLÇME YÖNTEMİ

Bir iskandil noktasının sabit doğrultu üzerindeki yeri, bottan veya kıyıdan ölçülecek tek bir açı ile saptanır. Açı ölçümünün kıyıdan yapılması durumunda teodolit doğrultu dışındaki bir noktaya kurularak βi açıları ölçülür. Bu nokta genellikle komşu doğrultunun kıyıya yakın noktalarıdır. Konum belirleyen açının bottan ölçülmesi durumunda, kıyıdaki bir bazdan ve sekstantdan yararlanarak ai açıları ölçülür. Her iki durumda iskandil noktalarının doğrultu üzerindeki yeri, P1P2Ii üçgeninin grafik ya da yarı grafik olarak çözülmesi ile saptanır.

SABİT DOĞRULTU ve UZAKLIK ÖLÇME YÖNTEMİ 

Sabit doğrultu üzerindeki iskandil noktalarının yeri, kıyıdaki bir istasyondan yapılacak uzaklık ölçmesi ile saptanır. Uzaklık ölçümünde koşullara ve olanaklara bağlı olarak doğrudan veya dolaylı yöntemler uygulanır. Örneğin; akarsular üzerinde yapılacak bazı çalışmalarda her iki kıyıdaki noktalar arasına halat veya tel germek suretiyle sabit doğrultular belirlenir. Bu doğrultular üzerinde yapılacak derinlik ölçmelerinin yeri, yani kıyı noktalarından birine olan uzaklık, tel veya halat üzerindeki bölümlerden okunur. Bu yönteme hidrografide tel germe yöntemi denir. Ayrıca doğrultu üzerindeki noktanın yeri, kıyıdaki noktaların birinden yapılacak optik veya elektronik uzaklık ölçümü ile de saptanabilir. Hassas bir çalışma için doğrultu uzunluğu (S), doğrultu bazının (l) 3.5 katını geçmemelidir.

SABİT DOĞRULTU ve SABİT HIZ YÖNTEMİ

İskandil noktalarının doğrultu üzerindeki yeri, sabit hızla ilerleyen botun belirli bir zaman aralığında aldığı yola göre saptanır. Botun doğrultuya giriş noktası, pusula veya sekstant ile belirlenir. Derinlik ölçmesi yapılacak noktaların ara uzaklıkları (s) iskandil yoğunluğuna göre bilindiğinden, bot v sabit hızı ile ilerlerken t=s/v zaman aralıkları ile iskandil yapılır. Derinliklerin akustik aletlerle ölçülmesi durumunda, daha basit bir uygulama şöyledir: Bot, başlangıç ve son noktası belirlenen bir doğrultu üzerinde sabit hızla ilerlerken sualtı tabanının ölçekli eko grafiği elde edilir. Çizimin başlangıç ve son noktası belirlenerek, bunlar arasında enterpolasyonla istenen aralıklarda yeni iskandil noktaları saptanır.

SABİT DOĞRULTULARIN KESİŞMESİ YÖNTEMİ

İskandil noktalarının konumu, birbirini kesen sabit doğrultuların kesişme yerleri olarak saptanır. Konum inceliğini yükseltmek amacıyla doğrultular, mümkün olduğunca birbirini dik açı altında kesecek biçimde alınır. Bot, doğrultulardan biri üzerinde herhangi bir hızla ilerlerken bunu kesen doğrultulara gelindiğinde yalnızca derinlik ölçmesi yapılır. Bir doğrultu üzerindeki çalışma tamamlanınca, bot komşu doğrultuya sokularak çalışma benzer biçimde sürdürülür.

TAKEOMETRİ YÖNTEMİ

İskandil noktalarının konumunu saptamak amacıyla kıyıdaki bir jeodezik noktadan açı ve uzaklık ölçümü yapılır. Bu ölçmelerde takeometre, redüksiyon takeometresi ya da takeograf gibi aletler kullanılır. Ölçme mirası botta ve düşey konumda bulunur. Ölçmeler sırasında botun hareket halinde olması durumunda, özellikle mira okumalarının çok kısa sürede tamamlanması gerekir. Bu yöntemde her iskandil noktası için yatay ve düşey açılar da ölçüldüğünden bot hızının çok az olması ya da botun her iskandil noktasında durması, deneyimli operatör kullanılması ölçülerin dolayısıyla yöntemin inceliği için önemli etkilerdir.

ELEKTROMETRİK YÖNTEMLER

İki konum çizgisi kesiştiğinde konumu sabit bir yer elde edilir. Konum çizgilerinin kabul edilebilir bir açıda kesişmesi önemlidir. En uygun kesişme açısı 90° ve minimum kesişme açısı 30° dir. Eğer deniz yüzeyinde ölçme yapılıyorsa düşey ölçmeler yatay ölçmelerden tamamen ayrılabilir. Yöntemin temel ilkesi, kıyıdaki jeodezik noktalar ile hidrografi taşıtı arasındaki uzaklığın veya uzaklıklar farkının elektromanyetik dalgalarla ölçülmesidir. Elektrometrik yöntemler, geometrik çözüm yönünden, doğrusal, dairesel ve hiperbolik yöntemler olarak sınıflandırılabilirler.

DOĞRUSAL YÖNTEM

Kıyıdaki bir jeodezik noktadan hidrografi taşıtına olan uzaklık ile bu doğrultuyu belirleyen yardımcı bir ölçme yapılır. Uzaklık ölçer, kıyıdaki jeodezik noktada, reflektör ise hidrografi taşıtında bulunur. Tek bir noktadan uzaklık ölçümü, iskandil noktasının konumunu belirlemeye yeterli olmadığından, botun sabit doğrultu üzerinde ilerlemesi, kıyıdan veya bottan açı ölçülmesi gibi yardımcı ölçmelere ihtiyaç duyulur. Yardımcı ölçme için kıyıdan açı ölçülmesi durumunda, teodolit genellikle ayrı bir jeodezik noktaya kurulur. Bu yöntemin maksimum uygulama uzaklığı, birinci derecede yardımcı ölçmelere bağlıdır. Doğrusal yöntemde konum belirleme inceliği, uzaklık ölçümünün ve yardımcı ölçmenin inceliğine bağlıdır.

DAİRESEL YÖNTEM

Kıyıdaki iki jeodezik noktaya olan uzaklığı ölçmek suretiyle konum belirlemesi, yöntemin temel ilkesini oluşturur. Taşıtın ve dolayısıyla iskandil noktasının konumu, ölçülen bu iki uzaklığın, yani uzaklık dairelerinin kesişme yeri olarak belirlenir. Kıyıdaki jeodezik noktaların konumları bilindiğinden problemin grafik çözümü, üç kenarı bilinen üçgenin çizilmesinden ibarettir. Ancak burada ölçülen kenarlar, 10 km 'den büyük ve kıyıdaki jeodezik noktalar genellikle farklı yükseltilerde olduğundan uzay küresel üçgen ile karşılaşılır. İskandil noktalarının koordinatları herhangi bir koordinat sistemine göre hesaplanabileceği gibi, hazırlanacak bir dairesel uzaklık ağı ile projeksiyon ağını çakıştırarak grafik yoldan da bulunabilir.

Hidrografi taşıtı ile jeodezik noktalar arasındaki uzaklıklar, kullanılacak alet sistemlerine göre ya gemiden ya da jeodezik noktalardan ölçülür. Büyük uzunluklarda zorunlu olarak mikro dalgalı uzunluk ölçme sistemleri kullanılır. Ana alet ölçmenin yapılacağı noktaya, yansıtıcı durumundaki alet karşı noktaya yerleştirilir. Derinlik ve uzaklık ölçmelerinin aynı anda yapılabilmesi ve antenlerin yöneltilebilmesi için hidrografi taşıtı ile kıyıdaki istasyonlar arasında telsiz-telefon bağlantısının sağlanması zorunludur. Ölçmelerde hidrografi taşıtı, genellikle hareket halindedir. Dairesel yöntemde Shoran, Decca gibi alet sistemleri ve ayrıca iskandil noktalarını çalışma kanavasına otomatik olarak işaretleyen çizim aletleri kullanılır. Dairesel yöntemin kıyıdan 200 km açıklara kadar uygulanma olanağı vardır. Yöntemin inceliği, aletlerin inceliğine bağlı olarak 5-10 metre arasında değişmektedir.

HİPERBOLİK YÖNTEM

Bu yöntemde konum belirlemesi için kesişen iki hiperbol eğrileri demetinden yararlanılır. Hiperbollerin odak noktaları, kıyıdaki jeodezik noktalardır. Sabit iki noktaya uzaklıkların farkı sabit olan noktaların geometrik yeri bir hiperbol olduğundan, hidrografi taşıtının T1, T2 veT2, T3 jeodezik nokta çiftine olan uzaklık farkları (T1I-T2I) ve (T2I-T3I) ölçülür. Taşıtın konumu (T1I-T2I) hiperbol eğrisi ile (T2I-T3I) farkının belirlediği hiperbol eğrisinin kesişme yeridir.

Hiperbolik yöntemde uzaklıkların doğrudan ölçülmesi yerine, iki noktaya olan uzaklıkların farkı ölçülmektedir. Burada kullanılan alet sistemine göre, ya faz farkı ya da impuls seyir süresi farkı ölçülür. Hiperbolik yöntemlerin uygulanma biçimi, dairesel yöntemde olduğu gibidir. Bu yöntemlerde Loran, Decca ve bunlara dayalı olarak geliştirilmiş ve büyük uzaklıkları ölçen sistemler kullanılır. Bunlar genellikle açık denizlerde yapılacak hidrografik çalışmalarda uygulanırlar. Bu yöntemde sağlanan konum inceliği, kullanılan alet sistemine ve uzaklığa bağlı olarak 5-20 m arasında değişir. Örneğin, iki bazlı Decca sisteminde 250 km ile 800 km uzaklık sınırında ortalama konum inceliği ±20 m kadardır.

Elektrometrik Konum Belirlemede Kullanılan Aletler

■Hidrodist
■Elektronik Teodolit
■Elektronik Konum Gösterici (E.P.I)
■Loran Sistemi
■İki bazlı Decca Sistemi
■Kısa Uzaklık Decca Sistemi (Hi-Fiks)

UYDU SİSTEMLERİ

Uzaydan konum belirleme sistemleri, yeryüzündeki veya yer yüzeyinin yakınındaki noktaların konumlarını belirlemek için, uzak mesafede veya yörüngedeki bir cisimden yayılan elektromagnetik dalgalardan faydalanarak geliştirilmiş sistemlerdir. Bu tanımlama çerçevesinde sistemler; klasik konum belirleme ve navigasyon amacıyla kullanılabilirler. Bütün uzay konum belirleme sistemleri, uzay teknolojisine paralel olarak 1957’lerden sonra geliştirilmiştir.

Bütün uydu konum belirleme sistemleri, dünya merkezli bir koordinat sistemi içinde bir alıcının yer koordinatlarını veya birkaç alıcı arasındaki baz vektörünü ölçerler.


GPS

NAVSTAR - GPS sistemi ABD Savunma Bakanlığı tarafından geliştirilmiş uydu konum belirleme sistemidir. Kendisinden önce var olan Transit Doppler Sistemindeki gibi GPS klasik ölçmelerden, yerden uzaya olan ölçmelere kadar ölçüm işlemlerini belirgin bir şekilde değiştirmiştir. Klasik ölçmelerde olduğu gibi noktaların birbirini görebilirliği önemli değildir. Ayrıca, ölçmeler her çeşit hava koşullarında, gündüz ya da gece yapılabilir. GPS, Transit sistemin yerini almasının yanında, uyduların eş zamanlı görünebilirlikleri ile uydu gözlemlerindeki başlıca hata kaynakları giderilerek uzunluklar hassas olarak daha kısa zamanda ölçülebilir.

30 Nisan 2015 Perşembe

1 GPS Ölçüsü Yapmadan Önce Yapılması Gerekenler

GPS ölçüleri yapılmadan önce büroda ölçü planlaması yapılır. GPS ölçü ağı oluşturulur ve oluşturulan bu ağa göre arazide GPS ölçüleri tamamlanır.



Arazi Öncesi Planlama:

Ağ tasarımında göz önünde tutulması gereken konular şunlardır:
  • Ağ kapalı poligon veya herhangi bir şekil oluşturmalıdır. 
  • Proje alanının büyüklüğüne bağlı olarak en az üç yatay kontrol ağ noktalarına bağlantı yapılmalı ve bu noktalarda eş zamanlı GPS gözlemleri yapılmalıdır. 
  • Proje alanında ez az dört düşey kontrol ağı noktasına bağlantı yapılmalıdır. 
  • Yatay kontrol ağı noktaları proje alanının köşelerinde ve alanı kapsayacak şekilde seçilmelidir. Bu noktalar ne kadar fazla olursa ağın kontrol edilebilirliği o kadar iyi olmaktadır. Güzergah ölçmelerinde en az üç yatay ağ noktası güzergahın başında, ortalarında ve sonunda olacak şekilde seçilmelidir. Aynı projede en az dört, mümkünse daha çok sayıda nivelman noktası kullanılmalıdır. Söz konusu dört nokta proje alanının dört köşesinde seçilmelidir.
GPS ağlarında ölçü planları yapılırken ya merkezsel (radial) baz yöntemi ya da kapalı poligon şekli kullanılmaktadır. Merkezsel baz yönteminde alıcılardan biri proje alanının ortasında bir yere kurularak (sabit alıcı) sürekli gözlem yapılır. Sabit noktaya yakın olan noktaların bağlantısı eş zamanlı gözlemlerle doğrudan yapılır. Bu yöntem kinematik ölçülerde kullanılmaktadır. Yöntemin en sakıncalı yönü noktalar yalnız bir doğrultudan belirlendiği için geometrik kontrol olanaklı değildir.
İkinci yöntem olan poligon yöntemi daha çok statik ve hızlı statik tekniklerde uygulanmaktadır. Bu yöntemde üzerinde gözlem yapılacak her nokta ağdaki en az iki noktaya bağlanmaktadır. Kontrol noktaları arasında eş zamanlı ölçüler yapılmalıdır. Böylece ağdaki kontrol noktasının az sayıda olmasının getireceği sorunlar azaltılmış olacak ve ağın güvenirliliği bu fazla ölçülerle arttırılmış olacaktır.

GPS proje planlamasında yeni nokta yeri seçiminde göz önünde tutulacak esaslar şunlardır:
  • Ölçü noktaları çevresinde uydu sinyallerinin alıcı antenine ulaşmasını engelleyen hiçbir doğal veya yapay nesne olmamalıdır. 
  • Ölçü noktası çevresinde yansıtıcı yüzeyler (metal, tel, çit, su yüzeyleri vb) olmamalıdır. Bu gibi yüzeyler sinyal yansıma etkilerine neden olmaktadır. 
  • Ölçü noktası çevresinde yüksek gerilim hattı olmamalıdır. Bunlar sinyal bozukluğu oluşturur. 
  • Ölçü noktasına ulaşım kolay olmalıdır.
Anten yüksekliğinin ölçülmesi:
  • GPS gözlemlerinde antenin nokta üzerine doğru kurulması gerekmektedir. 
  • Anten ölçü noktası üzerine milimetre doğrulukla merkezlendirilmelidir. 
  • Küresel düzeç ve optik çekül ölçüye başlamadan kontrol edilmelidir. Ölçü sonunda da aynı kontroller yapılmalıdır. 
  • Anten merkezlendirildikten sonra, doğrultuya bağlı anten faz merkezi hatasının giderilmesi için tüm antenler tek bir doğrultuya yönlendirilmelidir. Uygulamada pusula kullanılarak antenler manyetik kuzeye yönlendirilir. 
  • Anten yükseklikleri milimetre doğrulukta ölçülmelidir. 
  • Gözlemler için ölçü karnesi kullanılmalı ve bu karneye ölçü ile ilgili bilgiler kaydedilmelidir.
Gps ölçüsüne başlamak:
  • Projenin amacına göre gerekirse meteorolojik parametreler ölçülmelidir. 
  • Pratik mühendislik uygulamalarında meteorolojik parametreler ölçülmez. 
  • Alıcı, anten ve batarya arasındaki bağlantı sağlandıktan sonra alıcı çalıştırılır. 
  • Ölçme konfigürasyonu parametreleri olan ölçme modu (statik-kinematik vb), kayıt aralığı (epok) girilerek navigasyon çözümünün yapılıp yapılmadığı kontrol edilir. 
  • Alıcının vermiş olduğu PDOP, görülen uydu sayısı ve noktanın yaklaşık koordinatları izlenerek gerekli ölçü süresinin dolması beklenir. 
  • Ölçü süresi boyunca alıcının hafızası kontrol edilmek suretiyle yapılan ölçmelerin kayıt edilip edilmediği saptanır. 
  • Ölçü sonunda alıcı kapatılarak anten sökülür. 
  • Alıcı çalışırken anten sökülmesi son kaydedilen verilerin bozuk olmasına yol açacağından sakıncalıdır.

22 Nisan 2015 Çarşamba

0 Blokaj Yöntemiyle Poligon Tesisi

Blokaj, poligon borusu yada çivisi çakılamayan zeminlerde (örn: ev çatıları) kullanılan bir tesis yöntemidir. Öncelikle zemin kalın ve kısa bir vidanın başının girebileceği kadar oyulur. Sonrasında bu oyuğa oturtulan vidanın etrafına harç dökülür. Mala vasıtasıyla harç çivinin etrafına güzelce sıvanır ve nokta kırmızı boya ile işaretlenir.

0 Totalstation Kurulumu

Teodolit sehpası çene hizasına getirilir ve ayak vidaları sıkılır. Poligon noktası yaklaşık sehpanın ortasına gelmeli, ayaklar yaklaşık eşit açıyla açılmalıdır. Bu ayaklardan bir tanesi kutup ayağı seçilir. Kutup ayağı üzerine bastırılarak sabitleştirilir. Alet sehpanın üzerine konur ve optik çekülden baktığımızda poligonu göremiyorsak kutup ayağı sabit olmak üzere diğer iki ayağı noktayı görecek şekilde oynatırız. Şimdi ise küresel düzeçteki kabarcığın dengelenmesi için kutup ayağı dışındaki ayakları uzatıp kısaltma işlemlerini yaparız. Sıra silindirik düzeçteki kabarcığın ince iki çizgi arasında kalma işlemine geldik. Silindirik düzeç herhangi iki tesviye vidasına paralel hale getirilir. İki vida da ikisi birbirine ters şekilde hareket ettirilir. Dengeleme sağlandıktan sonra alet 100g çevrilerek tek vidayla oynanır. Buda dengelendikten sonra aleti nereye çevirirsek çevirelim düzeci bozulmuyorsa alet kurulmuş demektir.

Aşağıdaki videoyu izleyerek daha detaylı bilgiye ulaşabilirsiniz.


20 Nisan 2015 Pazartesi

0 Kanalizasyon İşinde Şut Ölçümü Nedir? Nasıl Yapılır?

Eğimi çok fazla olan yerlerdeki su giderleri alt ve üst olmak üzere iki kısımdan oluşmaktadır. Yani düz arazide kesintisiz olarak devam eden bu kanallar eğimin fazlalaştığı bölgelerde parça parça devam etmektedir. Böyle yerlerdeki rögar kapakları açılarak bu parçalar arasındaki yükseklikler ölçülür ve kanallardan taşınan atık suyun gidişine engel bir durum olup olmadığı kontrol edilir.

0 Takeometrik Yöntem Nedir?

Takeometri, poligon ve nirengi gibi koordinatları belirli yer kontrol noktalarına kurulan takeometri aleti ile detay noktalarında gözlenen düşey açı, yatay açı ve uzunluklar yardımıyla detay noktalarının yataydaki ve düşeydeki konumunun aynı anda belirlenmesidir.

24 Aralık 2014 Çarşamba

0 Arazi Hesap Çizelgeleri

Düşey Açı Ölçü ve Hesap Çizelgesi

GPS Ölçme ve Kayıt Karnesi

Işınsal Nivelman Ölçü ve Hesap Çizelgesi

Kutupsal Alım Ölçü Çizelgesi

Nirengi ve Nivelman Röper Çizelgesi

Nirengi ve Poligon Koordine Özet Çizelgesi

Nivelman Ölçü ve Hesap Çizelgesi

Ölçü Krokisi - 1

Ölçü Krokisi - 2

Poligon Açı Ölçümü ve Hesabı

Poligon Hesabı Çizelgesi

Poligon Kenar Ölçüm ve Hesap Çizelgesi

Poligon Röper Çizelgesi

Silsile (Dizi) Yöntemiyle Açı Ölçümü

Takeometrik Ölçü ve Hesap Çizelgesi


23 Aralık 2014 Salı

0 Alet Bilgisi Ders Notu

İçindekiler

1. Jeodezik Ölçü Aletlerinin Kısımları
+ Düzeçler
+ Dürbünler
+ Sehpalar

2. Doğrultu Ölçme Aletleri (Teodolitler)
+ Teodolitler’in Sınıflandırılması
+ Teodolitler'in Yapısı
+ Teodolit Eksenleri
+ Doğrultu Ölçme Dairesi
+ Doğrultu Ölçme Düzeneği
+ Teodolitler'in Kontrolü

3. Uzunluk Ölçme Aletleri
+ Şerit metreler
+ İnvar teller
+ Elektronik Uzunluk Ölçerler

4. Yükseklik Farkı Ölçme Aletleri
+ Nivolar
+ Hortum Teraziler

5. Yön Belirleme Aletleri
+ Jiroskoplar

6. Konum Belirleme Aletleri
+ GPS ve GLONASS Alıcıları

Hazırlayan: Prof.Dr. Engin Gülal

İNDİR


0 Yükseklik Ölçmeleri Ders Notu

İÇİNDEKİLER

1. YÜKSEKLİK SİSTEMLERİ
1.1. Yükseklik Kavramı
1.2. Yükseklik Sistemleri
1.2.1. Bilimsel Yükseklikler
1.2.1.1. Geopotansiyel Yükseklik
1.2.1.2. Dinamik Yükseklik
1.2.1.3. Ortometrik Yükseklik
1.2.2 Pratik Yükseklikler
1.2.1.4. Normal yükseklik
1.2.1.5. Normal Ortometrik Yükseklik (Sferoidik Ortometrik Yükseklik)
1.2.1.6. Elipsoidal Yükseklik
1.3. Nivelman Ağları
1.3.1. Türkiye Ulusal Düşey Kontrol Ağı (TUDKA)
1.3.2. Nivelman Ağlarının Derecelendirilmesi
1.3.3. Nivelman Kapanma Hataları
1.3.4. Nivelman Ölçülerinin Değerlendirilmesi

2. GEOMETRİK NİVELMAN
2.1. Nivolar
2.1.1. İncelikleri Yönünden Nivelman Aletleri
2.1.1.1. Düşük İncelikli Nivolar (İnşaat Nivoları)
2.1.1.2. Orta İncelikli Nivolar
2.1.1.3. Yüksek İncelikli Nivolar
2.1.1.4. Çok Yüksek incelikli Nivolar
2.1.2. Yapıları Bakımından Nivelman Aletleri
2.1.2.1. Eğim Vidalı Nivolar
2.1.2.2. Kompensatörlü (Otomatik) Nivolar
2.1.2.3. Sayısal (Elektronik Sayısal) Nivolar
2.1.2.4. Lazer Nivoları
2.1.2.5. Optik Mikrometreli Nivolar
2.2. Nivelman Miraları
2.2.1. Miraların Kontrolü
2.2.2. Mira Altlıkları (Mira Pabucu, Mira Çarığı)
2.3. Nivoların Kontrolü ve Eksen Koşulları
2.3.1. Nivoların Yatay Gözlem Çizgisinin Yataylığının Kontrolü
2.3.2. Nivolarda Eksen Koşulları
2.3.2.1. Küresel düzeç ekseni, düşey eksene paralel olmalıdır
2.3.2.2. Nivelmanda Teme Koşul, Gözlem Ekseninin Yatay Olması
2.4. Nivelman Noktalarının Tesisi
2.5. Doğrultu (Hat) Nivelmanı
2.5.1. Açık Nivelman
2.5.2. Dayalı Nivelman
2.5.3. Kapalı Nivelman
2.5.4. Gözlem Düzlemi Yüksekliğine Göre Nivelman
2.6. Yüzey Nivelmanı
2.6.1. Kareler Ağı Yöntemiyle Yüzey Nivelmanı
2.6.2. Işınsal (Kutupsal) Nivelman
2.6.3. Hacim Hesabı
2.7. Hassas Nivelman
2.8. Kesit Nivelmanı
2.8.1. Boy Kesit
2.8.2. En Kesit
2.8.3. Cross Yöntemine Göre Kesitlerle Alan Hesabı
2.8.4. Kesitlerle Hacim Hesabı
2.8.4.1. Kesitlerin İkisi de Dolgu ya da Yarma
2.8.4.2. Kesitlerin Biri Dolgu Diğeri Yarma
2.8.4.3. Kesitlerin Biri Dolgu ya da Yarma Diğeri Karışık
2.8.4.4. Kesitlerin İkisi de Karışık
2.9. Nivelmana Etki Eden Hatalar
2.9.1. Düzenli (Sistematik) Hatalar
2.9.2. Düzensiz (Tesadüfî) Hatalar

3. TRİGONOMETRİK YÜKSEKLİK ÖLÇÜMÜ
3.1. Düşey Açı
3.1.1. Gösterge (Düşey Kolimasyon) Hatası
3.1.2. Düşey Açı Ölçümü ve Hesabı
3.2. Kısa Mesafede (S<250 m) Trigonometrik Yükseklik Ölçümü
3.2.1. Kule Yüksekliği Ölçümü
3.2.1.1. S Uzunluğu Ölçülüyor
3.2.1.2. S Uzunluğu Ölçülemiyor
3.2.2. Trigonometrik Nivelman
3.2.3. İki Nokta Arasındaki Uzunluğu Ölçmeden Yükseklik Farkının
Bulunması
3.2.4. Kısa Uzunluklarda Trigonometrik Yükseklik Ölçümünde İncelik
3.3. Uzun Mesafede (S > 250 m) Trigonometrik Nivelman
3.3.1. Işığın Kırılma (Refraksiyon) Katsayısının (k) Belirlenmesi
3.4. Karşılıklı Gözlemlerle İki Nokta Arasındaki Yükseklik Farkı
3.5.1. Zenit Açılarının Zemin Noktasına İndirgenmesi

4. TAKİMETRİ
4.1. Takimetrik Alımın Yapılışı
4.1.2 Uzunlukların Optik Olarak Ölçülmesi

Hazırlayan: Prof. Dr. Halil Erkaya

İNDİR


16 Aralık 2014 Salı

0 Tünelcilikte Deformasyon Ölçmeleri

Tünel işinde deformasyon ölçüleri kazı süresince ve sonrasında oluşabilecek deformasyonların belirli aralıklarla ölçülmesi demektir. Jeoteknik ve jeodezik çalışmalarla ölçülen bu deformasyonların analizi, yorumu ve ölçme sonuçları irdelenerek, istatistiksel açıdan da değerlendirilir.

Deformasyon yüzey ve tünel içi deformasyonlar olmak üzere ikiye ayrılır.

Yüzey deformasyonlarının ölçülmesi:

Prezisyonlu (Hassas) Nivelman yöntemi kullanılmaktadır.

Tünel deformasyonlarının ölçülmesi: 

Ölçümlerde totalstation kullanılır. Tünel yan duvarlarına konulan sabit konsollar şeklinde tesis edilen jeodezik kontrol noktalarından yapılmaktadır. Bu kontrol noktaları tünel içi jeodezik ağa bağlıdır.

12 Aralık 2014 Cuma

0 Tünel Ölçmelerinde Bazı Terimler

Segment: Tünel kaplamasında kullanılan her bir beton üniteye verilen isim

Şaft: Tünele giriş yapısı ve tünele dikey olarak açılan tünel

Halka: Segmentlerin bir araya gelmesiyle oluşan segment boyu kadar dairesel tünel

İksa: NATM kazıklarında tünelin geometrik şeklini gerçekleştirmek amacıyla kullanılan çelik destek sistemi

NATM: Yeni Avusturalya Tünel Açma Metodu. Zeminin deformasyonuna izin verilerek kendi stabilizesini sağlayacak şekilde klasik metotla açılan tünel

EPS Modu: Bir çeşit TBM'dir (Earth Pressure Balance). Yeryüzü basınç dengelemeli TBM, kazı yüzeyine basınç uygulayarak çalışır

TBM: Tam cepheli tünel delme/açma makinasıdır. Kesici baş, halka üretim yeri, motor, posa çıkışı ve diğer ekipmanlar

Konsol: Tünel içerisinde, tünel yan duvarlarına yada tavanına tesis edilen askı şeklindeki poligon noktaları

PLC (Programlanabilir Lojik Kontrol): TBM bilgisayarı

SLS-T: Yönlendirme sistemi programı

Ekstansometre: Jeoteknik deformasyon ölçme cihazı

Ayna: Açılacak, kazılacak tünel duvarı

10 Aralık 2014 Çarşamba

0 Detay Alımı Nasıl Yapılır?

Alet önce poligonun üzerine kurulur. Daha sonra en yakın poligon noktasından sıfırlama yapılır. Açı sıfırlandıktan sonra mesafe ölçülür ve açı röperi alınır. Arazide bulunan detaylar ölçülmeye başlanır. Her ölçüm yapılan detayda reflektör yüksekliği not edilir. Alet yüksekliği ise aleti kurduktan hemen sonra alete girilir. Yapılan tüm ölçüler alete kaydedilir ve oradan bilgisayara aktarılır.

1 Ölçü Krokisi Nedir?

Arazide ölçülen detay noktalarını ölçü değerleri ile gösteren krokidir.

Ölçü krokisinde olması gerekenler;
  • il, ilçe adı
  • Mahalle veya köy adı
  • Pafta numarası
  • Ada numarası
  • Ölçü krokisi numarası
  • Ölçünün yapıldığı tarih
  • Ölçüleri yapanın adı, soyadı, ünvanı, tarih ve imzası
  • Ölçüleri kontrol edenin adı, soyadı, ünvanı, tarih ve imzası

9 Aralık 2014 Salı

0 Röper Alınırken Dikkat Edilmesi Gerekenler

Röper; ilgili kontrol noktasının etrafındaki yeri değişmeyecek sağlam detaylardan alınmalıdır. Röper uzunlukları mümkün olduğunca bir çelik şerit metre boyunu geçmemelidir. Röperi alınacak nokta kontrol noktasının ufkuna dağılmış olmalıdır. Eğer mümkün değilse röper kazığı çakılmalıdır. En zor koşullarda dahi en az üç adet röper ölçüsü olmalıdır. Röper uzunlukları yatay olmalıdır.

8 Aralık 2014 Pazartesi

1 Röper Krokisi Çizilirken Dikkat Edilmesi Gereken Hususlar

  • Krokide kuzey oku olmalıdır. Röperi alınacak poligon noktası tam ortaya koyulur ve adı belirtilir.
  • Yol ve caddeler çizilir ve adları yazılır. Diğer kontrol noktalarının yönü gösterilir.
  • Tüm detaylar sembolleri ile gösterilir. Arazi ve yapı parçalarının isimleri ve sahipleri üzerine yazılır.
  • Ölçü yazılırken birimi yazılmaz.
  • Kontrol ölçüleri olmalıdır.

6 Aralık 2014 Cumartesi

0 Poligon Dizileri Oluşturulurken Dikkat Edilecek Hususlar

Arazide poligon dizileri aşağıdaki hususlar göz önüne alınarak oluşturulur.
  • Poligon dizileri mümkün olduğunca gergin olmalıdır.
  • Poligon kenarları mümkün olduğunca homojen olmalıdır.
  • Poligon dizileri birbirini kesemez ve bir poligon noktası yalnızca bir dizinin elemanı olabilir.
  • Oluşturulacak poligon dizisi eğer ana dizi ise toplam geçki uzunluğu 1600 m'yi, yardımcı dizi ise 1000 m'yi, ara dizi ise 600 m'yi geçmemelidir.

5 Aralık 2014 Cuma

0 Tünel Açma Makinası (Köstebek) Genel Çalışma Prensibi

TBM tam cephe kazı yapan bir tünel açma makinesidir. TBM zemin çeşidine ve yapısına göre ikiye ayrılır. Sert Kaya (Hard Rock) ve Yumuşak Zeminler için (EPBM) olarak tasarlanan TBM'ler mevcuttur. Tek ve çift kalkanlı olan TBM'ler posa ile çıkışını belirler.

TBM'nin çalışma mekanizması kabaca;

Kesici baş ile aynadaki zeminin parçalanması, pistonlar ile TBM'nin ilerlemesi, kazı tamamlandığında halkaların örülmesi ve tekrar kazı yapılması gibi aşamalardan oluşur. Posanın çıkışı ise kesici baştan itibarendir.

0 Poligon Tesisinde Dikkat Edilmesi Gerekenler

Poligon noktaları araziye gelişigüzel yerleştirilmez. Bunun için dikkat edilmesi gereken bazı kurallar vardır.
  • Poligon noktaları kendinden önceki ve sonraki poligon noktalarını görmek zorundadır.
  • Poligon noktaları mümkün olduğunca yol kenarında olmalıdır. Ayrıca kavşaklara tesis edilmemelidir.
  • Oluşturulacak poligon dizileri yerleşim bölgelerinde mümkün olduğunca yol hatlarında, yerleşim bölgeleri dışında ise tarla kenarında seçilmelidir.
  • Poligon atıldıktan sonra oluşacak poligon kenarlarının işlek yolları kesmemesi tercih edilmelidir.
  • Poligon noktaları mümkün olduğunca sağlam zemine tesis edilmelidir. Ayrıca zemine uygunluğuna göre tesis edilmesi tavsiye edilir.
  • Poligon noktalarının ufku açık olmalıdır.
  • Bir poligon kenarı 500 m'yi geçmemelidir.
Poligon nokta tesisinde; eğer geçici olarak poligon tesis ediliyorsa ağaç kazılar veya pullu inşaat çivileri kullanılabilir. Kalıcı poligon tesisinde ise, zeminin cinsine göre, poligon çivisi, poligon borusu veya poligon taşı kullanılır.

3 Aralık 2014 Çarşamba

0 Yükseklik Sistemleri ve Jeoid Yüzeyinin Belirlenmesi

Yerin gravite alanı içerisinde, çekim potansiyeli ve merkezkaç potansiyelinin vektörel toplamı olan gerçek gravite potansiyeli eşit noktaların birleşmesiyle eş potansiyelli yüzeyler elde edilir. Fiziksel yeryüzünde her noktadan bir eş potansiyelli yüzey geçer. Bu yüzeyler yerin dışında analitik ve kapalı yüzeylerdir. Eş potansiyelli yüzeylerden ortalama okyanus yüzeyi ile çakışanına Jeoit adı verilir. Jeodezi bilim dalında yerin gerçek şekli olan jeoit yüzeyinin global veya yerel anlamda belirlenmesi büyük önem taşır. Elipsoid yüzeyinden elipsoid normali boyunca ölçü noktasına olan yüksekliklere elipsoid yükseklikleri (h) adı verilir. Elipsoid yükseklikleri GPS ile yüksek doğrulukta ve düşük maliyet ile pratik olarak belirlenebilmektedir. Fakat pratik jeodezide kullanılan jeoit yüzeyinden itibaren çekül eğrisi boyunca olan yükseklikler (ortometrik yükseklikler (H)) maliyeti yüksek ve zahmetli ölçümlerle belirlenmektedir. Bölgesel haritacılık çalışmalarının çoğu için, yerel jeoit yüzeyi yardımı ile ölçülen elipsoid yüksekliklerinden ortometrik yükseklikleri yeterli duyarlıklarda elde etmek mümkündür. Jeoit ve elipsoid yüzeyleri arasındaki elipsoid normali boyunca olan uzaklığa jeoit ondülasyonu denir. Yerel jeoit yüzey denkleminin belirlenmesinde jeodezik dayanak noktalarına ait jeoit ondülasyonları kullanılır. Yüzey denkleminin oluşturulmasında kullanılan enterpolasyon yöntemleri iki yükseklik sistemi arasındaki dönüşümün duyarlığını etkiler (Teke ve diğ., 2005).

8.1 Elipsoid Yüksekliği İle Ortometrik Yükseklik Arasındaki İlişki

Jeodezik amaçlı GPS gözlemlerinde, uydulara dayalı olarak ölçülen yükseklikler ve relatif yükseklik farkları elipsoide bağlı olarak elde edilen değerlerdir. Ancak pratik yükseklik olarak tanımlayabileceğimiz ortometrik yüksekliklerin bulunabilmesi için elipsoid yüzeyi ile fiziksel yeryüzü arasında bir geçiş yüzeyinin dolayısıyla jeoidin tanımlanması gerekmektedir. Bu durumda ise elipsoit yüksekliği ile ortometrik yükseklik arasındaki farkı tanımlayan ve jeoit yüksekliği denilen bir üçüncü yüksekliğin daha ifade edilmesi gerekmektedir. Burada bahsedilen elipsoid yüksekliği (h), ortometrik yükseklik (H) ve jeoit ondülasyonu ya da jeoit yüksekliği (N) arasında Şekil 7.1 deki bir ilişki vardır.

Şekil 8.1 Yeryüzü, jeoit ve elipsoid arasındaki ilişki
Görüldüğü gibi ortometrik yüksekliklerin hesabı için jeoit ondülasyonunun bilinmesi gerekmektedir.

∆N geoid yükseklik farkının hesabı için 3 yaygın teknik kullanılmaktadır.

a) Gravimetrik Hesap: Yeterli sıklıkta gravite değeri varsa, geoid yükseklik farkını cm ' ler mertebesinde hesaplamak mümkündür.

b) Yerel Geoid Geçirme (Yüzey geçirme) : 5-10 km aralıklarla istasyonlarda GPS ölçüleri ve ortometrik yükseklikler mevcutsa, bu noktalarda önce geoid yüksekliklerini hesaplamak ve sonra da bu geoidden analitik bir yüzey geçirerek diğer GPS noktalarında geoid yüksekliklerini ve dolayısıyla ortometrik yükseklikleri hesaplamak mümkündür.

c) Global Geoid Hesabı: Potansiyel katsayılarını ve küresel harmonik açılımı kullanalarak global geoid yüksekliklerini hesaplamak mümkündür. Global Geoid genelde geoidin uzun dalgaboylu bileşenlerini temsil etmekte olup kısa dalgaboylu (yani yerel geoid bileşenleri) bileşenler filtrelenmektedir. En son katsayılardan birisi olan OSU91B paketi kullanıldığında elde edilen geoid yükseklikleri mutlak olarak 2-3 metre civarında ve birkaç yüz km' ye kadar olan aralıklarda relatif olarak birkaç dm civarında bir duyarlığa sahip olduğu söylenebilir.

8.2 Jeoit Ondülasyonlarının Belirlenmesinde Kullanılan Enterpolasyon Yöntemleri

Jeoit ondülasyonlarını belirleme teknikleri içerisinde en yaygın olarak kullanılanı,  bölgede elipsoidal ve ortometrik yüksekliği bilinen ve bölgeyi en iyi temsil eden noktalardan yararlanarak, analitik bir yüzey geçirmektir. Yüzey geçirilmesi ile elde edilen matematiksel model, GPS ölçüsü yapılan noktalardaki jeoit ondülasyonlarının başka bir deyişle ortometrik yüksekliklerin belirlenmesinde kullanılır. Bu yöntem astrojeodezik yönteme benzer. Her iki yöntemde de en yüksek hassasiyet, jeoidin düzgün olduğu alanlarda bulunan birbirine çok yakın istasyonlar arasında yapılan uygulamalarda elde edilir. Belirli bir ortogonal koordinat sisteminde, uygun dağılımda x,y koordinatları bilinen herhangi bir noktadaki jeoit ondülasyonu hesaplanabilir. Problemin çözülmesinde farklı ve çok çeşitli enterpolasyon yöntemleri kullanılabilir. Bu yöntemlerin bir bölümünde dayanak noktalarındaki yükseklikler hatasız kabul edilir, bir kısmında belirli bir dengeleme ya da düzensiz hataların filtrelemesi yapılır. Duruma göre o bölge için seçilmiş olan enterpolasyon yöntemi ne kadar uygunsa, jeoit ondülasyonunun hesaplanan değeri ile gerçek değeri arasındaki fark o denli küçük olur. Matematiksel olarak E{ NHesap } =NGerçek olması istenir. Pratikte bunun gerçekleşmesi zordur. Enterpolasyon problemlerinin çözümünde, Noktasal enterpolasyon, Tüm bölgeyi kapsayan tek bir fonksiyonla enterpolasyon, Yerel olarak tanımlanmış parça parça fonksiyonlarla enterpolasyon olmak üzere üç yaklaşım vardır.

Noktasal enterpolasyonda noktayı çevreleyen tanımlı bir daire, kare veya elips içine düşen dayanak noktalarına göre çözüm üretilir.

Tüm bölgeyi kapsayan tek bir fonksiyonla enterpolasyonda, tüm dayanak noktaları bir fonksiyon içerisinde kullanılır.

Yerel olarak tanımlanmış parça parça enterpolasyonda ise, jeoit yüzeyi daha çok parçalara bölünmektedir. Bunun nedeni, jeoit yüzeyinin arazi yüzeyine bağlı olarak tüm alan içerisinde homojen bir yapı göstermemesinden kaynaklanır.

8.2.1 Ağırlıklı Aritmetik Ortalama İle Enterpolasyon

Noktasal enterpolasyon metotları arasında en yaygın ve en sık kullanılanıdır. Belli bir bölgede, jeoit ondülasyonu GPS/Nivelman ile belirlenmiş n sayıda dayanak noktası olduğunu varsayalım. Bu durumda diğer noktalardaki jeoit ondülasyonu;
,                                                                                           (8.1)
eşitliği ile hesaplanır. Di; Jeoit ondülasyonu belirlenecek nokta ile i dayanak noktası arasındaki uzunluk, k ise tamsayıdır. Bu yöntemde akla gelebilecek ilk soru k nın seçimidir, k değeri büyüdükçe yeni noktadaki jeoit ondülasyonu, komşu noktaların jeoit ondülasyonundan daha fazla etkilenir. Başka bir deyişle, ağırlıklı aritmetik ortalama ile enterpolasyon, en yakın komşuluklu enterpolasyon problemine dönüşür. Ondülasyon değerlerinde ani değişimler söz konusu ise k nın etkisi daha fazladır.

8.2.2 Polinomlarla Enterpolasyon

Polinomlarla enterpolasyon tekniği yüzey modellemede en yaygın kullanılan tekniklerden biridir. Bu tekniğin amacı çalışılan bölgenin tek bir fonksiyonla ifade edilmesidir. Bu amaçla dayanak noktalarının xi, yi koordinatları ve Ni jeoit ondülasyonundan yararlanarak fonksiyon katsayıları belirlenir. Yüzey genellikle iki değişkenli yüksek dereceden polinomlarla tanımlanır.

Ortogonal polinomlarla enterpolasyonda;
N (x,y) =                                                                                 (8.2)

Ortogonal olmayan polinomlarda ise enterpolasyon;
N (x,y) =                                                                                              (8.3)

eşitliklerinden yararlanılır. Burada; aij: Polinomun bilinmeyen katsayıları x,y: Noktaların düzlem koordinatları n:  Yüzeyin derecesidir (İnal ve diğ., 2002).

29 Kasım 2014 Cumartesi

0 GPS Sinyalinin Özellikleri

4.1 Genel Tanımlar

Uydulardan yararlanılarak yapılan GPS ölçmelerinde, elektromanyetik dalgalar kullanılarak uydulardan kullanıcılara veri akışı sağlanmaktadır. Her GPS uydusu konum belirleme amaçlı olarak 2 temel frekansa sahip olup bunlar L1 (Link1) ve L2 (Link2)' dir. L1 ve L2 frekansları 10.23 MHz olan temel frekansın 154 ve 120 tam katları alınarak elde edilmiş olup, L1 frekansı 1575,42 MHz ve L2 frekansı 1227,60 MHz 'dir.

GPS sisteminin tasarımı aşamasında birçok taşıyıcı frekans incelenmiştir. Karşılaştırmalar özellikle L-Bant (1-2GHz), UHF (400MHz) ve c-Bant (4-6GHz) arasında yapılmıştır. Sonuçta, gerek frekans tahsisindeki kolaylıklar, gerekse iyonosferik etkilerinin diğer bantlara göre çok daha küçük olması nedeniyle L-bant kullanımı tercih edilmiştir. Bunarlın dışında Kontrol Bölümü ile uydular arasındaki veri akışı S-bant (1783,74 ve 2227,5 MHz) üzerinden yapılmaktadır. GPS sisteminde çift frekans olmasının amaçları;

L1 frekansının herhangi bir nedenle kesilmesi ya da elektronik karıştırmaya maruz kalması durumunda L2 frekansının yedek frekans (backup) görevi görmesi.
Çift frekans özelliğinden yararlanarak iyonosferik düzeltme olanağı sağlaması olarak sıralanabilir.

P-kodun askeri kullanıcılara açık olması nedeniyle sivil kullanıcıların tek frekans ( L1-C/A kod) kullanılabilmeleri ve bu durumda iyonosferik düzeltme olanağı sağlayan çift Frekans özelliğinden yararlanamamaları bir çok tartışmalara neden olmuştur. Bu konuda yapılan yoğun çalışmalar sonucunda sivil kullanıcılarında çift frekans üstünlüklerinden yararlanabilmeleri amacıyla 2003 yılından itibaren Block IIR-M uydularında L2 frekansı üzerinden C/A kod yayınlanması söz konusudur. Ayrıca, 3. ve yeni bir sivil frekans tahsisi de söz konusudur. Bu yeni frekans 2005 yılından itibaren fırlatılması planlanan Block IIF uyduları üzerinden yayınlanacak olup buna L5 adı verilmiştir. L5 sinyalinin frekansı 1176,45 MHz olacaktır. Bu sinyalin 2012 yılına kadar 18 uyduda da olması planlanmıştır. L5 sinyalinin asıl olarak hava araçlarının güvenli navigasyonu (safety-oflife) amacıyla kullanılması planlanmakla birlikte büyük bir olasılıkla tüm kullanıcılara açık olacaktır. Bu konudaki çalışmalar halen devam etmektedir.

L1 Ve L2 taşıyıcı frekansları, uydu saat düzeltmeleri, yörünge parametreleri gibi bilgilerin yeryüzündeki alıcıya (receiver) ulaştırılabilmesi amacıyla kodlarla ve Navigasyon Mesajı verileriyle modüle edilmiştir. Bu modülasyon işleminde her bir uyduya tek anlamda PRN (Pseudo Random Noise) kod numarası verilmiştir. Tüm uydular aynı taşıyıcı frekansta veri yayını yapmasına karşn, uydu sinyalleri PRN kod modülasyonu tekniği nedeniyle birbiriyle karışmamaktadır. Her uydunun PRN kodu diğerlerinden bağımsız (korelâsyonsuz) ve tek anlamlı olduğundan uydu sinyalleri birbirinden CDMA ( Code Division Multiple Access) tekniği ile ayırt edilebilmektedir.


Şekil 4.1 GPS Uydu Sinyali Bileşenleri

L1 taşıyıcı frekansı üzerinde iki PRN kodu ve Navigasyon Mesajı verileri modüle edilmiştir. Bu PRN kodları C/A ( Coarse/ Acquisition, Clear/Access) kod ve P (Precise/ Protected Code) kod olarak isimlendirilmektedir. L2 taşıyıcı frekansı ise yalnızca tek bir PRN kodu (P-Kod) ve navigasyon Mesajı verileri ile modüle edilmiştir, (Şekil 4.1).'den de görülebileceği gibi L1 taşıyıcı frekansı üzerinde C/A kod, P-kod ve navigasyon mesaj bilgileri, L2 taşıyıcı üzerinde ise P-kod ve navigasyon mesajı bilgileri bulunmaktadır. Başka bir deyişle sivil kullanıcılara açık olan C/A kod yalnızca L1 üzerinde mevcuttur. Ancak, daha önce belirtildiği gibi C/A kod bilgisinin 2003 yılından itibaren Block IIR-M uyduları vasıtasıyla L2 üzerinde yayınlanmasına karar verilmiştir.

C/A ve P kod durumları +1 ve -1 'li ifadelerin karşılığı olan 0 ve 1'li (binary) değerlerle gösterilmektedir. Bunlar hiçbir şekilde veri taşımadığı için "bit" yerine "chip" adı kullanılmıştır. Normal durumdaki taşıyıcı 0 olup bunun 180 derece kaydırılması ile 1 elde edilmektedir. Başka bir deyişle, kod durumunda her değişiklik oluşunda taşıyıcı dalgada 180 derece kayıklık oluşturularak ikili faz modülasyonu (biphase modulation) gerçekleştirilmektedir. GPS uydu sinyali bileşenleri ve bunların frekans değerleri Tablo 4.1'de verilmiştir.

Tablo 4.1 GPS Uydu Sinyali Bileşenleri ve Frekans Değerleri
Bileşenin Adı
Frekansı (MHz)
Dalga Boyu
Temel Frekans
L1 Taşıyıcı
L2 Taşıyıcı
P-Kod
C/A-Kod
W-Kod
f0 = 10.23
154 x f0 = 1575.42
120 x f0 = 1527.60
f0 = 10.23
f0 /10 = 1.023
f0 / 20 = 0.5115

~19.0 cm
~24.4 cm
  30   m
  300 m


Alıcı içersindeki taşıyıcı dalga izleme lupunu kontrol eden osilatör, alıcı tarafından kaydedilen(gözlenen) sinyalde frekans değişikliği tespit eder. Gözlenen bu frekans uydu ve gözlemcinin birbirine göre hareketinin neden olduğu doppler etkisi nedeniyle nominal L1 ve L2 frekanslarından farklı olacaktır. Başka bir deyişle, sinyal yayınlayan kaynak (uydular) ile gözlemcinin (alıcı) birbirine göre hareketli olması durumunda alıcı tarafından kaydedilen doppler etkisi nedeniyle kaymış olacaktır.

Bu duruma göre uydudan yayınlanan sinyal fs ise alıcıda kaydedilen sinyal fr ise bunlar birbirinden Δf kadar farklı olacaktır. Δf, uydunun alıcıya göre olan hareketinin radyal doğrultudaki hızına bağlı olup bu durum şu bağıntılarla ifade edilir;

∆f = fr - fs= -1 / c Vs fs                                                                                                        (4.1)
Vs = dρRSV / dt                                                                                                                     (4.2)
       
Gözlemcinin zeniti doğrultusunda bulunan bir uydu gözlemciye en yakın konumda   (20183 km) olup, bu doğrultuda radyal hız sıfır olacağından doppler etkisi de (4.1) eşitliğinden dolayı sıfır olacaktır. Diğer taraftan ufuk düzleminden geçen bir uydu maksimum radyal hıza ve uydu-alıcı uzaklığına (25738 km) sahip olacağından arada yaklaşık 5600,9 km (18,7 milisaniye) bir uzaklık farkı olacaktır. L1 ve L2 frekanslarının sırasıyla 1227,6 Mhz ve 1575,42 Mhz 'de yayınlandığı dikkate alınırsa, ufuk düzleminden geçen bir uydunun radyal hızı 0,9 km/sn kabul edilirse L1 frekansındaki kayma miktarı ise 4,7×10³ Mhz olarak hesaplanır. Bu değerler ise 1 ms 'de sırasıyla 3,7 ve 4,7 dalga boyu büyüklüğünde faz değişikliği anlamına gelir.

4.2 C/A Kod Özellikleri

Daha önce de belirtildiği gibi C/A kod Ll taşıyıcısı üzerine modüle edilmiştir. Bu kod 1 MHz lik PRN kod olup, her 1023 bMik kod sonunda (milisaniyede bir) tekrar etmektedir. C/A kod periyodunun çok kısa seçilmesinin amacı GPS alıcılarının uydulara en kısa sürede kilitlenmesini sağlamaktır. Her bir uydu için farklı bir C/A kod PRN tahsis edilmiş olup bu kodlar "Gold Codes" adı verilen kodlar arasından seçilmiştir. C/A kod tüm kullanıcılara açıktır ve özellikle sivil standart konum belirleme hizmeti (SPS: Standart Positioning Service) için temel oluşturmaktadır. Ayrıca P-kodlu GPS alıcılarının daha uzun süreli olan P koduna kilitlenmesi için geçen süreyi azaltmakta da kullanılmaktadır.

Şekil 4. 2 C/A Kod Chip uzunluğu ve Çözünürlüğü
Yukarıda sözü edilen PRN kodlar bilgi taşımadığı için bunlara "chip" adı da verilmektedir. Dolayısıyla, C/A kod uzunluğu "1023 chip" olarak ifade edilirse, bu her milisaniyede bir tekrar etmektedir. Böylece iki "chip" arasındaki zaman farkı yaklaşık 1 mikrosaniye olup bu da yaklaşık 300 metrelik bir "chip" uzunluğuna karşılık gelmektedir. Günümüz sinyal işleme teknikleri ile sinyal çözünürlükleri gözlenen sinyalin dalga boyunun %1′i kadardır. P kod ve C/A kod için dalga boyu ile "chip" uzunlukları aynı anlamda olup, C/A kod'un dalga boyu (chip uzunluğu) 300 metre, çözünürlüğü 3 metredir (Şekil 4.1).

4.3 P-Kod Özellikleri

Şekil 4.3 P-Kod chip uzunluğu ve çözünürlüğü
P-Kod, Ll ve L2 taşıyıcıların her ikisinde de modüle edilmiş olup yaklaşık 266,4 günlük kod uzunluğundadır. Kod uzunluğunun tamamı birer haftalık toplam 37 haftaya bölünmüştür. Her bir uyduya bu 37 haftalık Kod'un l'er haftalık bölümleri tahsis edilmiş olup bu da o uydunun PRN numarasını ifade etmektedir. Böylece 37 ayrı PRN P-kodu tahsis edilmiş olmaktadır. Kodlar her GPS haftası başında (Cumartesi gece yarısı) tekrar etmektedir. Eğer P-kod her hafta sıfırlanıp yeniden yayınlanmasaydı, toplam yayınlanma süresi yaklaşık 37 hafta sürecekti. Oysa 37 haftalık periyot birer haftalık bölümlere ayrılarak her bölüm bir GPS uydusuna ve yeryüzü yayın istasyonlarına (Pseudolites) tahsis edilmiştir. Böylece uydulara ait hiçbir bölüm (PRN kodu) diğeriyle karışmamakta ya da çakışmamaktadır. P kod "chip" uzunluğu 30 metre olup, çözünürlüğü 30 cm 'dir (Şekil 4.3).

P-kod gibi uzun periyotlu kodların yeryüzündeki alıcılar tarafından hiçbir destek olmaksızın doğrudan alınması çok zordur. Bu nedenle, P-kodun doğrudan alınması sırasında arada geçen zamanı azaltmak için Z-sayacı (Z count) tanımlanmıştır. Z-sayacı ilk GPS haftası başlangıcından (5 Ocak 1980 gece yarısından) itibaren ölçü anına kadar kaç tane 1,5 saniyelik epok geçtiğinin hesaplanmasında kullanılmaktadır. Dolayısıyla, Z-sayacı 1024 haftada bir sırlanmaktadır. Daha sonra anlatılacak olan Navigasyon Mesajının her bir alt bölümü 6 saniye (4×1,5 sn) sürmektedir. Ayrıca, GPS alıcısının P-koduna kilitlenebilmesi için          

Navigasyon Mesajının her bir 6 saniyelik alt bölümünde HOW (Hand-Over-Word) kelimesi vardır. HOW kelimesi her alt bölümün ikinci kelimesi olup, bir sonraki bölümün yayınlanma zamanına ilişkin zaman belirteci (time tag) ile bir sonraki alt bölümün oluşturulmasında P-kodun hangi bölümünün kullanıldığı ile ilgili bilgi vermektedir. Dolayısıyla, HOW kelimesi 4 ile çarpıldığında bir sonraki alt bölümün başlangıcındaki Z-sayacı değerini vermektedir. Böylece, GPS alıcısı önce C/A koda kilitlenip zaman bilgisini alır buradan HOW kelimelerini ve alt bölüm epoklarını belirler ve buradan bir sonraki alt bölüm epokuna ait P-Kod'a kilitlenir. Diğer taraftan, C/A kod yardımı olmaksızın doğrudan P-Kod'a ulaşabilmek için diğer bir seçenek GPS alıcı konumunun ve GPS zaman bilgisinin çok duyarlı olarak bilinmesi ve bunun alıcıya girilmesidir.

P-Kodu'nu elektronik karıştırmaya (jamming) ve aldatmaya (spoofing) karşı korumak için, bu kod A-S (Anti Spoofing) özelliği kullanılarak kriptolanmıştır. Kripto kodu W-Kod olarak bilinmekte olup, kriptolanmış P-Kodu'na Y-Kod adı verilmiştir. Dolayısıyla, Y-Kod kullanımı yalnızca yetkili (askeri ve sivil güvenlik) kullanıcılara açık hale gelmiştir. Y-Kod'dan P-Kod'a geçiş için GPS alıcılarında özel donanım (AOC: Auxiliary Output Chip, SM: Security Modüle) ve yazılıma gereksinim vardır. C/A-kod için A-S özelliği uygulanmamaktadır.

4.4 Navigasyon Mesajı

Daha önce de belirtildiği gibi Navigasyon Mesajı 50 bit/sn.lik veri hızında P-Kod ve C/A-Kod üzerine bindirilmiştir. Mesajın tamamı 1500 bit uzunluğundadır ve her biri 300 bitlik 5 alt bölümden oluşmaktadır. Bir alt bölüm toplam 6 saniyede yayınlanmakta ve her biri 30 bit'lik 10 kelime içermektedir. Her bir alt bölüm TLM(Telemetry) kelimesi ile başlamaktadır. TLM kelimesi Kontrol Bölümü için gerekli bilgileri kapsamakta olup standart GPS alıcıları tarafından kullanılmamaktadır. Her bir alt bölümün ikinci kelimesi ise HOW (Hand-Over-Word) kelimesidir. HOW kelimesi daha önce de açıklandığı gibi 4 rakamı ile çarpıldığında bir sonraki alt bölümün başlangıcına ait haftanın zamanını (TOW: Time Of Week) vermektedir. TOW sayacı ölçü anındaki GPS haftasının başlangıcından itibaren geçen 1,5 saniyelik zaman aralıklarının toplamını vermektedir. Z-sayacı sıfırına GPS haftası başlangıcından (5 Ocak 1980 gece yarısı) itibaren ölçü anına kadar geçen 1,5 saniyelik toplam epok sayısıdır. Z sayacı toplam 29 bit olup bunun 19 bit'i TOW sayacını, geriye kalan 10 bit'i ise ilk GPS haftasından bugüne kaç hafta geçtiğini ifade etmektedir. Navigasyon Mesajının 5 alt bölümünde bulunan bilgiler Tablo 4.2 'de verilmiştir.

Tablo 4.2 Navigasyon Mesajı Alt Bölüm İçeriği
Alt Bölüm
İçeriği
1
a.GPS haftası sayısı
b.URA (User Range Accuracy) değeri
c.Uydu sağlık durumu
d.Uydu saati düzeltmeleri
2-3
a. Efemeris verileri
4
İçeriği her mesaj yayınlanmasında değişmekle birlikte 4 üncü alt bölümün büyük kısmı askeri kullanıma ayrılmıştır. Ayrıca;
a. Almanak verileri
b. UTC – GPS saat düzeltmeleri
İyonosferik modellendirme katsayıları bulunmaktadır
5
Bu bölüm Almanak verilerine ayrılmıştır

Navigasyon Mesajının tamamı toplam 25 sayfadan oluşmaktadır ve bunun yayınlanması toplam 12,5 dakikalık süre getirmektedir. Navigasyon Mesajı tüm uydular tarafından yayınlanmaktadır.
4.5 Almanak Bilgisi

Almanak verileri efemeris ve saat parametrelerinin belirli bir kısmını kapsamaktadır. Amacı, GPS alıcısının ölçüye başlamak için ilk açılması anında süratli bir şekilde uydulara kilitlenebilmesi için gerekli olan, doğruluğu oldukça düşük uydu koordinatlarını sağlamaktır. Ayrıca ölçü planlamalarında uydu görünürlük grafiklerinin çizilmesinde de kullanılmaktadır. Almanak verileri her uydu tarafından yayınlanmakta ve içerisinde tüm uydulara ait yaklaşık konum bilgileri bulunmaktadır. Almanak verileri Navigasyon Mesajının bir bölümü olarak yayınlanmakta olup içeriği Tablo 4.3′ de verilmiştir.

                                                              Tablo 4.3 Almanak Verileri
Parametre
Açıklaması
ID
HEALTH
WEEK
ta

√a
e
Mp
w
δ0
l0


w

a0
a1
Uydu PRN Numarası
Uydu Sağlık Durumu
Ölçü Anındaki GPS Haftası
İçinde Bulunan GPS Haftasındaki Saniye Cinsinden Referans Epok
Elipsoidin Büyük Yarı Ekseninin Karekökü
Dış Merkezlilik (Eksentrisite)
Referans Epoktaki Ortalama Anomali
"Perige Argümanı"
Offset Değeri (Eğim Düzeltmesi)
Yükselen Düğüm Noktasının ta Anındaki Rektesansiyonu ile t0 Zamanındaki Greenwich Yıldız Zamanı
Yükselen Düğüm Noktasının Rektesansiyonundaki Değişim
Uydu Saati Faz Sapması
Uydu Saati Frekans Sapması

Tablo 4.3'de verilen Almanak parametrelerinin tamamı, Navigasyon Mesajının iki ve üç nolu alt bölümlerinde yayınlanan bilgilerin yalnızca bir kısmı olup doğruluğu çok düşüktür. Almanak verileri de Kontrol Bölümü tarafından en az 6 günde bir güncelleştirilmekle birlikte (eğer uydularda bir değişme ya da bozulma olmazsa) uzun bir süre için geçerli olmaktadır. Mevcut GPS uyduları için bu süre 180 gündür.
 
Telif Hakkı © 2017 Tüm hakları saklıdır. HARİTA ONLINE
Bu site Blogger tarafından desteklenmektedir.