SON PAYLAŞILANLAR

Site içi arama

BULUNAN SONUÇLAR...

21 Mayıs 2015 Perşembe

3 RADAR sistemleri

Radar, Radio Detecting And Ranging kelimelerinin baş harflerinin birleştirilmesi ile oluşmuş bir kelimedir. Aktif bir sistem olması nedeniyle gece ve gündüz, sisli ve puslu havalarda kullanılabilir.

1930 lu yıllarda Almanya'da ve Amerika Birleşik Devletleri'nde hemen hemen aynı zamanda ortaya çıkmıştır. Bu, halen hava alanları, uçak ve gemilerde kullanılan ve dairesel tarama yapan bir alettir.

Radar sistemleri bir tür tarayıcı(scanner) dır.

K bandı kısa dalaga, S bandı uzun dalgaboyu olarak bilinir. Kısa dalga boyu ile çalışan bir radarın bitki örtüsünü delip geçme kabiliyeti az fakat üç boyutlu ayırma gücü fazladır

Haritacılar daha çok Laser Profilimetre adı verilen bir tür radar sistemini kullanırlar.

Uzaktan algılamada kameraların ve radar sistemlerinin dışında laser, radyo dalgası alıcıları, sismograflar, gravimetreler, manyotometreler, sonarlar gibi araçlar da kullanılır.

3 Aktif ve pasif algılayıcılar

Syntetic Aperture Radar kısaca SAR olarak adlandırılırlar ve gittikçe artan kullanıcı sayısı vardır. Elektro-optik algılayıcılar pasif görüntüleme cihazları olup elektromanyetik enerjiyi ölçerler. Bu enerji öncelikli olarak Güneşten gelip Dünya yüzeyinden yansımasından ortaya çıkar.

Bunlar pasif cihazlar olarak tanımlanırlar çünkü, bunlar kendi enerji kaynaklarından enerji yaymazlar. Bu demektir ki onlar sadece gün ışığında çalışırlar (termal-infrared yayınmayı ölçen yani güneş ışınlarından yansıyan değil daha çok ısıyı yayan kaynaklar dışında) SAR sensörleri aktif görüntüleme sistemleridir.

Bunlar, elektromanyetik spektrumun mikrodalga bölümünde yer alan bir radar sinyali yayarlar ve Dünya yüzeyine çarpıp geri dönen sinyalin dayanıklılığını ve diğer özelliklerini ölçerler. SAR görüntüleri diğer pasif algılayıcılardan bazı yönlerden farklıdırlar. Çünkü, SAR sistemleri, elektro-optiksel sistemlerden daha uzun dalga boylarında çalışırlar. O karanlıkta, siste, bulutlu alanlarda görüntüleme yapabilir. SAR görüntüleri bazen elektro-optiksel algılayıcılarla aynı uygulamalar için kullanılabilirler.

POLAR ORBİT

Bütün sivil uzaktan algılama uyduları dünyanın etrafında kutba yakın yörüngede, kuzeydoğu-güney batı doğrultusunda dönerler. Bu dönüşte kutublara doğru yörüngeler alçalır ve her yörünge hemen hemen doğrudan kutupların üzerinden geçer. Uydular önceden belirlenen yörüngede belirli bir hız ve yükseklikte hareket ederler. Bu bilgiyi akılda tutmakta yarar vardır. Çünkü, bu demektir ki yer kontröleri uyduyu hızlandıramaz ve istedikleri alana istedikleri anda yönlendiremezler.

REVISIT CYCLE

Daha öncede belirtildiği gibi, bir uydu önceden belirlenmiş bir yörüngeye sahiptir bu nedenle dünya yüzeyindeki aynı noktaya tekrar gelmesi günler almaktadır. Bu geçişler arasındaki süreye (gün olarak) "revisit cycle" - adı verilir. Fakat ayarlanabilir görüntü açısına sahip algılayıcılar bağlı olduğu uydunun "revisit" süresinden daha sıklıkla aynı alanı görüntüleyebilme olanağına sahiptirler

SWATH WİTH

Uydu algılayıcıları d aynen kamera merceklerinde olduğu gibi bir görüş alanına veya bir görüntüde kapsayabileceği maksimum alana sahiptir. Uydular için "swath width" (swath genişliği) terimi; sensörün algıladığı alanın bir kenarından diğerine olan uzaklığını verir.

1 Uzaktan Algılamada Görüntü İşleme

Magnetik veya optik alanda depolanan uydu görüntüleri, toplama ve arşivleme işlerinin yapısından dolayı, dijital görüntüler olarak nitelendirilir. Foto görüntülerini analistin ele alması ve değerlendirmesi çok kolaydır, fakat dijital görüntüler çok daha değişik yollarla işlenirler.

Birçok meteorolojik görüntüleme aygıtı dünya yüzeyini televizyon taramaları gibi analog (resim) şeklinde tararlar. Radyans ölçümleri her bir tarama boyunca taranan element serisini oluşturan zaman basamaklarında alınırlar.

Bu elementler görüntüde tarama numarası veya element numarasına tekabül eden tek tek lokasyonlar olarak belirlenirler. Her bir element lokasyonunda uydu sensörü ile ölçülen radyans tek bir dijital değer olarak depolanır. Renkli veya siyah-beyaz monitör(B/W) gibi görüntüleyici aygıt üzerinde görüntülendiklerinde, grid üzerindeki her bir nokta “resim elementi veya pixel” olarak adlandırılır. Dijital değerler son uydu görüntüsü üzerinde pixelleri renkli veya gri gölgeler olarak belirlemekte kullanılırlar. Sonuç görüntü ya monitörde veya fotoğrafik görüntü “hard-copy” olarak görüntülenir.

Uydu aygıtının çözünürlüğü, alet tarafından dünya yüzeyi üzerinde çözümlenebilen en küçük elementin boyutu olarak belirlenebilir. Bu, sensör optiklerinin görüntüleme alanı ve dünya yüzeyinden olan uzaklığın bir fonksiyonudur. Aynı zamanda her tarama prosesindeki geçen zaman boyunca toplanan radyasyonun, dünya yüzeyi üzerinde gözlemlenen ne kadarlık bir alandan geldiği sorusu da akla gelebilir. Bu alanlar (kutucuklar) bazen “footprints” olarak adlandırılır. Sebeplerin çeşitliliğinden dolayı, footprints’lerin boyutu kanaldan kanala değişir. Örneğin uydu üzerindeki visible kanal, -infrared kanalın 8 km çözünürlüğe sahip olmasına rağmen-, 1 km çözünürlüğe sahip olabilir. Uydu aygıtının çözünürlüğü her bir kanal için ayrı ayrı belirlenmiştir.

Alınan bir görüntünün ilk olarak yorumlanması gerekir hangi alanların daha parlak hangilerinin koyu olarak belirlenecegi saptanmalı bu işlem görüntüden kesitler alınarak yapılabilir

Parlaklık lar belirlendikten sonra yakın olan parlaklıklara yakın numaralar verilir

Daha sonra verilen numaralar algoritmalar yardımıyla sınıflandırılır ve alanlar belirlenir.

En son yapılan işlemde renklendirmedir.

20 Mayıs 2015 Çarşamba

2 Uydu Görüntülerinin Özellikleri

Hava fotoğrafı, arazi çalışmaları ve kağıt haritalar gibi bir çok farklı coğrafik veri kaynağı varken, uydu görüntülerini kullanmanın ne gibi yararları olabilir?

Birçok uygulama için basit cevap: uydu görüntüleri hızlı, daha ucuz ve daha iyidir. Bu belki biraz basmakalıp bir cevap olmakla birlikte, doğru cevaptır.

Uydu görüntülerinin avantajları;

SAYISALDIR (Dijital)

HIZLIDIR

UCUZLUK

GLOBAL

GÜNCELLEME

AYRINTILI

DOĞRULUK

ESNEKLİK

Hava fotoğrafları;

Küçük alanlarda ve 1m2 den küçük yapıları / objeleri haritalamak için düşük maliyetlidir. Birçok hava fotoğrafı siyah - beyaz veya standart renklerde veya yakın-kızılötesi'dir.

Havadan Tarayıcılar (Aerial Scanners);

Uydularda bulunan multi-spektral algılayıcıların uçaklara monte edilmesiyle, yüksek resolusyonlu, çok bantlı görüntüler elde edilebilir ancak bunlarda hava fotoğrafları gibi geniş alanların görüntülenmesinde düşük maliyetli değildir.

Uydu görüntüsü nasıl olur?

Uzaktan Algılamanın en önemli konusu, uydu görüntüsü gerçekte nedir ve nasıl elde edilmektedir? sorularının cevabını açıklamaktır.

Bir görüntü (image) bir kamera ile film üzerine alınmış bir fotoğraf değildir. Hemen hemen bütün ticari uzaktan algılama uyduları , görüntüleri (images) algılayıcıları (sensors) sayesinde sayısal (dijital) olarak elde ederler. Bu algılayıcılar (sensörler), günümüzde yeni popüler olan dijital kameralarla aynı prensiplerde çalışmaktadırlar.

Aynı dijital kamerada olduğu gibi, bir uydu algılayıcısı da filme sahip değildir. Onun yerine algılayıcı yeryüzünden ve onun üstündeki objelerden yansıyan elektromanyetik enerjinin miktarını ölçen binlerce binlerce küçük alıcılardan (detectors) oluşmuştur.

Bunlar, spektral (bantsal) ölçümler olarak adlandırılırlar. Her spektral yansıma değeri bir dijital sayı (numara) olarak kaydedilir. Bu sayılar Dünya'ya geri gönderilerek bilgisayarlar tarafından renklere ve gri-renk tonlamasındaki parlaklık seviyelerine göre fotografa benzeyecek şekilde görüntüye dönüştürülürler.

Alıcıların (detectors) duyarlılığına bağlı olarak algılayıcılar (sensors) yansıyan enerjiyi; görünen (visible), yakın-kızıl ötesi (near infrared), kısa dalga-kızılötesi (short-wave infrared), termal kızılötesi (thermal infrared) ve mikrodalga radar, bölümlerinde ölçülebilir.

0 Uydu Nedir?

Uydular hava olaylarını küresel olarak inceleme olanağı sağlar ve dünya çevresindeki yörüngelerinde hareket ederken, sensörleri (radyometre) tarafından kaydedilen verileri belirli aralıklarla yer istasyonlarına gönderirler. Uyduların en önemli özelliklerinden birisi de, yer gözlem istasyonlarının kurulamadığı ve böylece verilerin toplanamadığı okyanus, çöl, dağlık alanlar, kutup bölgeleri vs. gibi çok geniş alanlardan meteorolojik bilgilerin elde edilmesidir.

Tüm uyduların uzaktan algılama sistemleri cisimler tarafından yansıtılan ve cisimlerin vücut sıcaklığına bağlı olarak yaydıkları elektromagnetik radyasyonun, uzaya yerleştirilen platformlar (uydu) üzerinde bulunan radyometreler tarafından ölçülmesi (pasif algılama) ve radar (aktif algılama) sistemlerine dayanır.

Meterolojik amaçlı uydular (METEOSAT, GOES,GMS, NOAA vs.) pasif algılama yöntemlerini kullanırken, ERS-1 gibi uydular aktif algılama yöntemlerini kullanmaktadır.

Meteorolojik uydular

Meteorolojik amaçlı ilk uydunun atmosfere fırlatıldığı günden bu yana geçen 30 yılı aşkın bir sürede uydular, dünya ve atmosferi ile ilgili çalışmalarda vazgeçilmez bir öneme sahip olmuşlardır. Özellikle meteorolojik gözlem ağının yokluğunun veya eksikliğinin hissedildiği (okyanuslar, kutup bölgeleri, dağlık alanlar, ormanlar ve çöller) alanlar başta olmak üzere, dünya ve atmosferi hakkında vazgeçilemez bilgi kaynakları durumuna gelmişlerdir.

LANDSAT

Bu uydu ilk olarak 23 Temmuz 1972 yılında (USA) Ulusal Havacılık ve Uzay Dairesi Başkanlığınca fırlatıldı ve daha sonra ERTS (Dünya Kaynakları Teknoloji Uydusu) olarak isimlendirildi. Uydular iki ayrı set algılayıcı taşımaktaydı, yüksek çözünürlüklü televizyon görüntüsü oluşturabilen geliştirilmiş vidikon televizyon kamerası; return-beam vidikon (RBV) ve çokbandlı spektral tarayıcıdır

SPOT

SPOT uydusu Fransız Uzay Merkezi (CNES) tarafından planlanarak Fransa , Belçika ve İsveç tarafından üretildi. İlk kez 22 Şubat 1986 ‘da işlev kazandı.

Çok bandlı spektral modu (MSm) 20*20 m 2 geometrik çözünürlüklü tayfın yeşil (.50-.59 mm), kırmızı(.61-.68 mm) ve yakın kızılötesi (.79-.89 mm) bölümünü kaplayan 3 banddan oluşur. Pankromatik (siyah- beyaz) modu sadece görünür bölgeyi örten tek band (.51-.73 mm) ve 10*10 m2 yüksek geometrik çözünürlüğe sahiptir.

METEOSAT

Landsat ve SPOT’ tan farklı olarak Meteosat’ ın dünyaya olan konumu sabittir (değişmez konumlu) yani uydu dünyanın hızına eşit hızla döner. Yeryüzünden 36000 km uzakta, ekvator üzerinde 0 derece boylamında yer alır. İlk olarak 14 Mayıs 1979 ‘da yörüngeye oturtuldu ve hala çalışır durumdadır.

NOAA

Bunlar iki grup algılayıcı taşımaktadır; ileri çok yüksek çözünürlüklü radyometre (AVHRR) ve TIROS (Televizyon Kırmızı Ötesi Gözlem Uydusu), düşey ses dalgası vericisi (TVOS:TIROS). AVHRR 1.1*1.1 km 2 çözünürlüğe sahip ve elektromanyetik spektrumun, görünür kırmızı (R), yakın kızılötesi ( NIR) ve 3 bandda termal kızıl ötesi ( t IR) bölgesinde olmak üzere 5 band içerir. TVOS temel olarak 3 set algılayıcıdan oluşmuştur.

RADARSAT

1994 yılında Kanada Uzay Ajansı tarafından fırlatılmış ve dünyanın yerden işletilebilir ilk radar uydusu olduğu ifade edilmiştir. 5.3 GHz frekansında çalışmakta ve değişik dalga boyu seçme şekilleri verilerin çok çeşitli tarama genişliklerinde, çözünürlüklerde ve yatay açılarda algılanmasını sağlar. Uydu işletilebilir olduğunda veriler; arazi kullanım haritalanması, toprak neminin saptanması, ormanların izlenmesi, kıyı gözlemleri gibi çok çeşitli amaçlarla kullanılabilir.

0 Uzaktan Algılamada Kullanılan Araçlar

Uzaktan algılamada;

Uydular 

Radar

Ayrıca kameraların ve radar sistemlerinin dışında lazer, radyo dalgası alıcıları, sismograflar, gravimetreler, manyotometreler, sonarlar gibi araçlar da kullanılır.

0 Uzaktan Algılamada Bilgi Üretimi

Uzaktan algılamada bilgi üretimi genel olarak iki bölümde incelenebilir.

Gözle Yorum (Visual Interpretation)

Sayısal Görüntü İşleme

 
Telif Hakkı © 2017 Tüm hakları saklıdır. HARİTA ONLINE
Bu site Blogger tarafından desteklenmektedir.